11 Mart 2009 Çarşamba

Türkiye'den haberler














Nihat Doğan, "AKP'ye oy vermeyen şerefsizdir." Demiş.
Deniz Baykal, "Hoşmerim yiyorum, şekerim yok." Demiş.
Recep Tayyip Erdoğan, TÜSİAD'a, "IMF ile anlaşmak için sana mı soracağım" Demiş.
Bir vatandaş, borçları olduğu için dama çıkmış. Borçlarını taksiktlendirmişler.

Bir de Cihangir'de bir "transseksüel cinayeti" işlenmiş...

"Kadın cinayeti", "Erkek Cinayeti" değil...

"İnsan Cinayeti" hiç değil... 

Bir adam, evine gelip, Pınar'ın boğazını kesmiş. Pınar böyle olacağını biliyormuş. Savcılığa tehdit edildiğini bildirmiş. Yani Pınar göz göre göre gitmiş. 

Türkiye'nin kanamalı hastalığı ayrımcılıktır. 

Kürtler, aleviler, esçinseller, travestiler, transseksüeller, lezbiyenler, biseksüeller, feminen erkekler, mini etekliler, başörtülüler, çingeneler, rockçılar, hiphopçılar, dinciler, dinsizler, enteller, recep ivedikler, köylüler, fakirler, zenginler, züppeler, cahiller, çıkın dışarı.

Maalesef geriye kalanımız yok. 

Toplumun ayrımcılık üzerinden yarattığı nefreti sosyologlar inceleyedursunlar. Asıl kritik olan bu nefretin sonuçlarından biri olan şiddet eylemlerinin kulak arkası edilmesi. Devletin vatandaşını korumaması. Eğer devlet taraflı ise ve bu nedenle adalet dağıtma aczine düşmüş ise, ortada devlet filan yoktur. Devletler "adalet" ilkesi olmadan var olamazlar.

İşte ayrımcılık bir kenara, ayrımcılığın devlete'de sirayet etmesi çok önemlidir. Bu sıra "BİZ"e de gelecek demektir. 

Sıramızı bekleyelim...

Hiç yorum yok: